Her güne hayatındaki en güzel gün olma fırsatını ver.
- Dale a cada día la oportunidad de ser el más bello día de tu vida.
Onu ilk fırsatta yapacağım.
- Lo haré a la primera oportunidad.
Tom Mary ile Boston'da buluşmak için bir şans yakaladı.
- Tom tuvo la oportunidad de encontrarse con Mary en Boston.
Tom'un Boston'a seyahat etme şansı vardı.
- Tom tuvo la oportunidad de viajar a Boston.