Ve yolcular onu hatırlıyor mu?
 - And do the travellers remember him?
Kısacası, misafirler ve gezginler arasında bir fark vardır.
 - In short, there is a difference between guests and travellers.
Ben çok gezgin değilim.
 - I am not much of a traveller.
Mary, muhtemelen asla bir yerde yerleşip kalmayacak uslanmaz bir seyyahın çocuğudur.
 - Mary is the kind of inveterate traveller who will probably never settle down in one place.
Yabancı bir arazi yok; yalnızca yabancı olan seyyah budur.
 - There is no foreign land; it is the traveller only that is foreign.