Tom ve Mary birbirine sürekli yalan söyler.
- Tom and Mary lie to each other all the time.
Tom ve Mary birbirine çok yakın.
- Tom and Mary are very close to each other.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Birbirinizi tanıyor musunuz?
- Do you know each other?
Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.
- They don't know each other very well.
Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.
- They were never to see each other again.
İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.
- The two boys began to blame each other.
Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
- We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
Biz ayrıldık, birbirimizi asla tekrar görmeyeceğiz.
- We parted, never to see each other again.