Okuldan sonra sık sık tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.
- I often lie about my age.
Onu şarkı söylerken görüyorum ama bu sıkça değil.
- I see him singing, but this isn't often.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.
- From my own experience, illness often comes from sleeplessness.
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- The transition from farm life to city life is often difficult.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Zenginler çoğu kez pintidirler.
- The rich are often misers.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
... I blog oftentimes because I just want to say ...
... oftentimes into harm's way. I know these folks and I know their families. So nobody ...