Tom ve Mary'yi görünce aklıma hep Tom ve Jerry geliyor.
- Immer wenn ich Tom und Maria sehe, kommen mir Tom und Jerry in den Sinn.
Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
- Heute habe ich herausgefunden, dass es einen Film mit dem Titel Die Russen kommen! Die Russen kommen! gibt.
Benimle gelmek zorundasın.
- Du musst mit mir kommen.
Benimle gelmek zorundasınız.
- Sie müssen mit mir kommen.
Nach der Pause werden wir in Fahrt kommen .
Onu üst kata gelişini gördüm.
- I saw him coming upstairs.
Gelişinizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
- We are all looking forward to your coming.
Bu önümüzdeki hafta kamp yapmaya gidelim.
- Let's go camping this coming weekend.
Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.
- Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.
Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.
- A successful local boy is coming home.
O bu akşam gelecek mi?
- Will he be coming this evening?
O, gelecek seçime katılmıyor.
- He is not running in the coming election.
Dün gece, Tom'un odasından gelen garip bir ses duydum.
- I heard a strange noise coming from Tom's room last night.
Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
- Look out! There's a truck coming!
Yakında Noel geliyor.
- Christmas is coming soon.
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
- Her dad won't be coming, he is very busy.
Köpeğinin benim bahçeme gelmesini engelleyemez misin?
- Can't you keep your dog from coming into my garden?
Patronum toplantıya geç gelmeme göz yummadı.
- My boss didn't excuse me for coming late to the meeting.
Sona yaklaşan dünya hakkındaki filmde, ölüm on iki saat içinde kesindi.
- In the film about the world coming to an end, death was certain within twelve hours.
Yaklaşan Yeni Yılın size ve ailenize neşe getirmesini dileriz.
- We want to wish you and your family all the joys of a coming New Year.
Ann won't be coming to our party.
- Ann wird nicht zu unserer Party kommen.
Louie, your friends are coming.
- Louis, deine Freunde kommen.