I'm not a happy camper.
 - Ben mutlu bir kampçı değilim.
The campers sang songs around the campfire.
 - Kampçılar kamp ateşi etrafında şarkılar söyledi.
I went camping with my family.
 - Ben ailemle birlikte kampa gittim.
Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
 - Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
Tom decided that it would be fun to go camping with John and Mary.
 - Tom, John ve Mary ile kampa gitmenin eğlenceli olacağına karar verdi.
My father suggested that we go camping.
 - Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.
I ran away from the training camp.
 - Eğitim kampından kaçtım.
With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
 - Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
This is a nice-looking campground.
 - Burası güzel görünümlü bir kamp alanı.
Sami was at a fisherman's campground.
 - Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
One gypsy family with their caravan was encamped.
 - Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.