She had lived in Hiroshima until she was ten.
- On yaşına gelene kadar Hiroshima'da yaşadı.
I'll wait here until she comes.
- O gelene kadar burada bekleyeceğim.
I cannot start till six o'clock.
- 06:00 ya kadar başlayamam.
You must not smoke till you grow up.
- Büyüyünceye kadar sigara içmemelisin.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
He teaches mathematics as well as English.
- O, İngilizce öğrettiği kadar matematik de öğretiyor.
I am about as big as my father now.
- Şimdi yaklaşık babam kadar büyüğüm.
Belgium is not as big as France.
- Belçika Fransa kadar büyük değildir.
Few things give us as much pleasure as music.
- Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
- Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
Nobody will pay that much for something like that.
- Hiç kimse öyle bir şey için o kadar çok ödemeyecek.
Tom would never ever do something like that.
- Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.
You will get well in a week or so.
- Bir haftaya kadar iyileşeceksin.
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
I must have it done somehow by six.
- Saat altıya kadar bir şekilde onu yaptırmalıyım.
To take something too far.
- Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
Regardless of the amount, Brian wants the correct, entire amount by next week.
- Miktarı göz önünde bulundurmaksızın,Brian gelecek haftaya kadar doğru,tam miktar istiyor.
What is the total amount of money you spent?
- Harcadığın para toplam ne kadar?
The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
- Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
To what degree can we trust him?
- Ne dereceye kadar biz ona güvenebiliriz?
The population of Italy is about half as large as that of Japan.
- İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
Don't worry about money so much.
- Para için o kadar çok kaygılanma.
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
- Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can.
- O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
You should read as many books as you can.
- Okuyabildiğin kadar çok sayıda kitap okumalısın.
Got into debt right up to my ears.
- Gırtlağıma kadar borca battım.
It's the best score up to now.
- O,şu ana kadar en iyi skordur.
Her hair was so long as to reach the floor.
- Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
Try to do so as far as the station.
- İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
- Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
Read as many books as you can while you are a student.
- Bir öğrenciyken okuyabildiğin kadar çok kitap oku.
Let's just rest here for a little while, my feet are aching so much I can't walk.
- Sadece bir süre burada dinlenelim, ayaklarım o kadar çok ağrıyor ki yürüyemiyorum.
Tom remembered how beautiful Mary had been when he first met her.
- Tom ilk karşılaştığında Mary'nin ne kadar güzel olduğunu hatırladı.
When I was young, I tried to read as many books as I could.
- Gençken, okuyabildiğim kadar fazla kitap okumayı denedim.
Hayat yaz çiçekleri, ölüm de güz yaprakları gibi güzel olsun.
- Yaşam yaz çiçekleri, ölüm de sonbahar yaprakları kadar güzel olsun.