The pregnancy left her with stretch marks.
- Gebelik onu gerilme izleriyle bıraktı.
There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
Traces of soap were found in the victim's lungs. I suppose they drowned her in the bath.
- Kurbanın akciğerlerinde sabun izleri bulundu. Sanırım onlar onu banyoda boğdular.
There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
Footprints were left on the floor.
- Yerde ayak izleri bırakılmıştı.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
My father usually watches television after dinner.
- Babam genellikle akşam yemeğinden sonra televizyon izler.
NASA's Mars rover discovered traces of a river bed.
- NASA'nın Mars gezicisi bir nehir yatağının izlerini keşfetti.
There were traces of blood inside Dan's car.
- Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.
I will follow the law.
- Ben hukuku izleyeceğim.
Although each person follows a different path, our destinations are the same.
- Her insan farklı bir yol izlesede, hedeflerimiz aynıdır.
I've got better things to do than to keep track of what Tom's doing.
- Tom'un yaptıklarını izlemekten daha iyi yapacak işlerim var.
They followed the tracks the car had left.
- Arabanın bıraktığı izleri takip ettiler.
Following the demographic data, the government was obliged to adopt a policy that would stimulate birth rate.
- Demografik verileri izleyerek, hükümet doğum oranını teşvik edecek bir politika benimsemek zorunda kalmıştı.
Tom looked over to his shoulder to see if anyone was following him.
- Tom birinin kendisini izleyip izlemediğini görmek için omzunun üzerinden baktı.
Oliver thought that his parents, Tom and Mary, weren't setting rules or monitoring his whereabouts.
- Oliver ebeveynleri Tom ve Mary'nin kurallar koymadığını ya da onun nerede olduğunu izlemediklerini düşündü.
I grew up watching Pokemon.
- Pokémon izleyerek büyüdüm.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, televizyon izlemekten hoşlanır.
Layla, an Aborigene, made use of her renowned tracking skills.
- Aborijin olan Leyla, meşhur izleme becerilerini kullandı.
I don't want to leave any paper trails.
- Ben herhangi kağıt izleri bırakmak istemiyorum.
Boys trail girls in language skills.
- Oğlanlar dil becerileri konusunda kızları izler.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
- Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.
Tom liked to watch military documentaries.
- Tom, askeri belgeselleri izlemekten hoşlandı.