Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
 - He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Cidden boşanmayı düşünüyor musunuz?
 - Are you seriously thinking about getting a divorce?
Boşanmayı ciddi olarak düşünüyor musun?
 - Are you seriously thinking about divorce?
Onun hepsini yemeği ciddi olarak düşünüyor musun?
 - Are you seriously thinking about eating all that?
Tom neden önerimizi ciddiyetle kabul etmedi?
 - Why wouldn't Tom take our offer seriously?
Tom ciddi bir şekilde yaralandı.
 - Tom has been seriously injured.
Sınavı geçmek istiyorsanız, ciddi bir şekilde çalışmalısınız.
 - You should study seriously if you want to pass the exam.
Barney ağır şekilde yaralandı.
 - Barney was wounded seriously.
Her ikisi de ağır yaralandı.
 - Both were seriously wounded.
Dr. Kim gelmeden önce bir hafta boyunca çocuğu ağır hasta olmuştu.
 - Her child had been seriously ill for a week before Dr. Kim arrived.