Maria knows everything there is to know about dairying, having been employed in the field for over 35 years.
- Maria, 35 yılı aşkın bir süredir arazide istihdam edildiği için, sütçülük hakkında herşeyi bilir.
I find it boring everything I do not fall in love with.
- Aşık olmadığım herşeyi sıkıcı buluyorum.
Everything about him was grey.
- Onun hakkında her şey griydi.
Put everything in my basket.
- Her şeyi sepetime koy.
If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
- Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
I will do anything for you.
- Senin için her şeyi yapacağım.
All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive.
- Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
All's fair in love and war.
- Aşkta ve savaşta her şey adildir.
Only God can safely be omnipotent.
- Sadece Tanrı güvenle her şeye gücü yeter olabilir.
Only God is omnipotent.
- Sadece Tanrı her şeye gücü yetendir.