In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
He prepared his speech very carefully.
- Konuşmasını çok dikkatlice hazırladı.
The meat's not ready yet.
- Et henüz hazır değil.
Get ready for the trip at once.
- Hemen yolculuğa hazırlan.
India is poised to surpass China and become the world's most populous country.
- Hindistan Çin'i geçip dünyanın en yoğun nüfuslu ülkesi olmaya hazır.
We went without him since he wasn't ready.
- Hazır olmadığı için onsuz gittik.
Tom set the table for dinner while Mary cooked.
- Mary pişirirken, Tom akşam yemeği için masayı hazırladı.
Tom stirred the spaghetti sauce while his mother set the table.
- Annesi masayı hazırlarken Tom spagetti sosunu karıştırdı.
Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.
- Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.
The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.
- Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.
Happiness is not something ready made. It comes from your own actions.
- Mutluluk hazır bir şey değildir. O sizin kendi hareketlerinizden geliyor.
Tom helped Mary set the table.
- Tom Mary'nin masayı hazırlamasına yardım etti.
On your marks, get set, go!
- Çizgilerinize, hazırlanın, başlayın!
Tom is never on hand when I want him.
- Tom ben onu istediğimde asla hazır değildir.
Prepare for immediate departure.
- Acil kalkış için hazırlanın.
Details weren't immediately available.
- Ayrıntılar hemen hazır değildi.
Are you ready for today's game?
- Bugünkü oyun için hazır mısın?
She is preparing to the Olympic Games this year.
- Bu yılki Olimpiyat oyunlarına hazırlanıyor.
Details weren't immediately available.
- Ayrıntılar hemen hazır değildi.
Are you available next week for a follow-up interview?
- Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız?
It will be ready soon.
- Yakında hazır olacak.
It will take five to ten years for the technology to be ready.
- Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
I'm about ready to go.
- Neredeyse gitmeye hazırım.
They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
- Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
Dan fixed a quick meal for Linda.
- Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
You must get ready quickly.
- Çabucak hazırlanmalısın.
The plane is now operational.
- Uçak artık kullanıma hazırdır.
Stand by for instructions.
- Talimatlar için hazır bekleyin.
Stand by for instructions.
- Talimatlar için hazır olun.
I'm willing to help you if you want me to.
- Eğer yapmamı istiyorsan, sana yardım etmeye hazırım.
I am willing to help you with your work.
- Ev ödevinizde size yardım etmeye hazırım.
Are you almost finished?
- Neredeyse hazır mısın?
Dinner will be ready by the time you have finished your work.
- Akşam yemeği işini bitirmeden önce hazır olacak.
Are you up for the challenge?
- Mücadeleye hazır mısın?
He psyched himself up for the race.
- O kendini yarışa hazırladı.
We are agreeable to your conditions.
- Biz sizin koşullarınızla anlaşmaya hazırız.
Were all the members present at the meeting?
- Bütün üyeler toplantıda hazır mıydı?
Many students were present at the lecture.
- Çok sayıda öğrenci konferansta hazır bulundu.
I cut myself with a knife while I was making dinner.
- Yemek hazırlarken kendimi bıçakla kestim.
I am not on call tomorrow.
- Yarın göreve hazır değilim.
National rescue teams are on standby ready to fly to Japan.
- Milli kurtarma ekipleri beklemede Japonya'ya uçmaya hazır.