İtalya bir yarımadadır.
 - Italien ist eine Halbinsel.
Yarım bir dost aynı zamanda yarım bir düşmandır.
 - Ein halber Freund ist auch ein halber Feind.
Sabahları altı buçukta kalkıyorlar.
 - Sie stehen morgens um halb sieben auf.
Dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum. Saat altı buçukta.
 - Ich möchte einen Tisch für vier Personen reservieren. Um halb sieben.
Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
 - Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
 - Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
Saat altı buçukta döneceğim.
 - I'll return at half past six.
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
 - Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
Lütfen yarım saat bekle.
 - Please wait half an hour.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
 - He began his meal by drinking half a glass of ale.
Yarım düzine yumurta aldım.
 - I bought half a dozen eggs.
Lütfen yarım saat bekle.
 - Please wait half an hour.
Tom'un dans etmeye başlayacağını yarı yarıya umuyordum.
 - I half expected Tom to start dancing.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
 - Tom folded the piece of paper in half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
 - Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
 - This car can deactivate half of its engine's cylinders.
Don't give up halfway.
 - Gib nicht auf halbem Wege auf!
A lie can travel halfway around the world while the truth is putting on its shoes.
 - Eine Lüge kann um die halbe Welt reisen, während die Wahrheit noch ihre Schuhe anzieht.
We will be back at half past three.
 - Wir sind um halb vier wieder da.
Right now, it is a half past ten.
 - Jetzt ist es halb elf.
Mary placed the chairs in a semicircle.
 - Maria stellte die Stühle in einem Halbkreis auf.
Silicon is a semiconductor.
 - Silizium ist ein Halbleiter.