I'm tired of pretending.
- Yapar gibi görünmekten bıktım.
This smells like cheese.
- Bu, peynir gibi kokuyor.
It sounds like they're not going to leave.
- Ayrılmayacaklar gibi görünüyor.
France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea.
- Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.
Seaside resorts, such as Newport, are very crowded in summer.
- Newport gibi, deniz kenarındaki tatil köyleri yaz aylarında çok kalabalıktır.
Tom stared at Mary icily.
- Tom Mary'ye buz gibi baktı.
They're late, as usual.
- Her zaman olduğu gibi geç kaldılar.
Deliveries will continue as usual.
- Teslimatlar her zaman olduğu gibi devam edecek.
She looked like a fairy in her beautiful white dress.
- Güzel beyaz elbisesi içinde bir peri gibi görünüyordu.
When I got home, I had a nice, ice-cold shower.
- Eve döndüğümde, buz gibi soğuk bir duş aldım.
Tom fell into the ice-cold water of the river.
- Tom nehrin buz gibi suyuna düştü.
We were unsure what kind of person Tom would be and whether he would like living in the same house as us.
- Tom'un ne tür bir insan olacağından ve bizim gibi aynı evde oturmayı isteyip istemeyeceğinden emin değildik.
Tom is kind of tired. He wants to go home.
- Tom yorgun gibi, eve gitmek istiyor.
After long breakfast I think I started around 8:00. - Uzun kahvaltı edip saat sanırım 8:00 gibi yola koyuldum.
Dan didn't want to seem shy.
- Dan utangaç gibi görünmek istemiyordu.
People always seem to enjoy talking about other people's problems.
- İnsanlar her zaman başka insanların sorunları ile ilgili konuşmaktan zevk alıyor gibi görünmektedirler.
The banana was brown and mushy.
- Muz kahverengi ve lapa gibiydi.
I'd rather die now than vegetate for fifty more years.
- Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.
He has a will of steel.
- Çelik gibi bir iradesi var.
My hands and feet were as cold as ice.
- Ellerim ve ayaklarım buz gibi soğuktu.
Jackson's eyes grew as cold as ice.
- Jackson'ın gözleri buz gibi soğuklaştı.
Tom laughed hysterically for no reason.
- Tom nedensizce deli gibi güldü.
They were biting like crazy yesterday.
- Dün deli gibi ısırıyorlardı.
Her dog started barking like crazy.
- Onun köpeği deli gibi havlamaya başladı.
He is madly in love with that girl.
- O kıza deli gibi âşık.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.