gez

listen to the pronunciation of gez
Турецкий язык - Английский Язык
hindsight
plumb line
(silah) notch
notch in an arrow
rope with knots at intervals for measuring ground
(silah) backsight; (ok) notch
backsight
rear sight (of a gun)
ambulate
(Askeri) back sight
wander

When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time. - İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.

I had some free time, so I wandered around town. - Biraz boş zamanım vardı, bu yüzden şehri gezdim.

{f} tour

The purpose of our trip is to visit friends and see some tourist spots. - Gezimizin amacı arkadaşları ziyaret etmek ve bazı turistik noktaları görmektir.

Why did we have to come on this tour? It's really boring. - Neden bu geziye gelmek zorundaydık? Gerçekten çok sıkıcı.

{f} loafing
{f} jaunt
{f} touring

Tom is touring with Mary's band. - Tom Mary'nin grubuyla geziyor.

Tom is still touring with Mary's band. - Tom hâlâ Mary'nin grubuyla geziyor.

{f} wandering

I spent an hour wandering before I realised which way I needed to go. - Hangi yola gitmem gerektiğini fark etmeden önce gezinerek bir saat harcadım.

I don't want Tom wandering around the mall by himself. - Tom'un alışveriş merkezinde tek başına gezinmesini istemiyorum.

sightsee

We went sightseeing in Hokkaido. - Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.

Tom went sightseeing. - Tom gezi turuna gitti.

(Askeri) rear sight
cubit
gez göz
(Telekom) pointing
delikli gez
(Askeri) peep sight
sabit gez
(Avcılık) single position rear sight
Турецкий язык - Турецкий язык
(Osmanlı Dönemi) f. Arşın, endaze
(Osmanlı Dönemi) Tâlim için yapılmış kısa ok
(Osmanlı Dönemi) Okun çentiği
(Osmanlı Dönemi) İlgın ağacı
Yapı işlerinde kullanılan çekül
Tüfek, tabanca gibi ateşli silâhlarda namlunun gerisinde bulunan ve nişan alırken arpacıkla birlikte göz ile hedef arasında aynı doğru üzerine getirilen kertik
Yer ölçmeye yarar düğümlü ip
Okun, kirişe geçen ucundaki kertik
Talim için yapılmış kısa ok
Okun kirişe geçen ucundaki kertik