Sen seçilmiş birisin.
- You are the chosen one.
Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur.
- Jews are a people chosen by God.
Tom Mary'nin evlat edinilmiş erkek kardeşi.
- Tom is Mary's adopted brother.
Evlat edinilmiş olduğumu biliyorum.
- I know that I'm adopted.
O, takımın bir üyesi olarak seçildi.
- He was chosen to be a member of the team.
Siz ya da ben seçileceğim.
- You or I will be chosen.
O, küçük kızı evlatlık aldı.
- They adopted the little girl.
Tom kendinin evlatlık olduğunu biliyor mu?
- Does Tom know he was adopted?
O, seçilenler arasındaydı.
- He was among those chosen.
Seçilmek istemiyorum.
- I don't want to be chosen.
Tom Mary'nin fikrini benimsedi.
- Tom adopted Mary's idea.
Onlar teklifi benimsediler.
- They adopted the proposal.
Tom Mary'nin fikrini benimsedi.
- Tom adopted Mary's idea.
Tom defter tutma metodumuzu benimsedi.
- Tom adopted our method of bookkeeping.
I believe you dialed the wrong number.
- Ich glaube, du hast die falsche Nummer gewählt.