Определение genügen в Английский Язык Турецкий язык словарь
- satisfy
- tatmin etmek
Sami, Leyla'yı tatmin etmek için her şeyi yaptı.
- Sami did everything to satisfy Layla.
Tom'u tatmin etmek zor.
- Tom is hard to satisfy.
- satisfy
- {f} memnun etmek
Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek bir şey diyecektir.
- Some doctors will say anything to satisfy their patients.
Herkesi memnun etmek zordur.
- It is difficult to satisfy everyone.
- satisfy
- {f} 1. hoşnut etmek, memnun etmek: Nothing satisfies him; he is always complaining. Hiçbir şeyden hoşnut değil; hep şikâyet ediyor. He is not
- satisfy
- {f} doyurmak
- satisfy
- {f} cevap vermek
- satisfy
- kandırmak
- satisfy
- tatmin et
Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
- This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
Bu Tom'u tatmin etmedi ve onlar arasındaki ilişki soğudu.
- This did not satisfy Tom, and the relationship between them cooled.
- satisfy
- gidermek
- satisfy
- sevindirmek
- satisfy
- karşılamak
Seni karşılamak için seçildim.
- I was chosen to satisfy you.
- satisfy
- {f} ikna etmek
- satisfy
- (fiil) cevap vermek, memnun etmek, tatmin etmek, hoşnut etmek, ödemek, yerine getirmek, karşılamak, inandırmak, ikna etmek, gidermek, doyurmak
- satisfy
- satisfying tatmin edici
- satisfy
- şartlarını yerine getirmek
- satisfy
- yetmek
- satisfy
- hoşnut etmek, memnun etmek: Nothing satisfies him; he is always complaining. Hiçbir şeyden hoşnut değil; hep şikâyet ediyor. He is not