günümüzde

listen to the pronunciation of günümüzde
Турецкий язык - Английский Язык
nowadays

Nowadays there are no ninjas or samurais in Japan. - Günümüzde Japonya'da ninjalar ya da samuraylar yok.

Without an air conditioner, people nowadays cannot live. - Klima olmadan, insanlar günümüzde yaşayamıyor.

today

Today, most people in the world condemn slavery. - Günümüzde dünyadaki çoğu insan köleliği kınıyor.

The first native speaker of Esperanto was born in 1904; today there are several thousand Esperanto native speakers. - Ana dili Esperanto olan ilk kişi 1904'te doğdu. Günümüzde ise ana dili Esperanto olan birkaç bin kişi var.

at the present time
one of these days
contemporarily
in the present day
gün
day

We must sleep at least seven hours a day. - Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.

Good day, how are you? - İyi günler, nasılsın?

gün
day, days, time, times, period
gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

This room doesn't get much sunlight. - Bu oda çok fazla güneş ışığı almıyor.

Don't expose this chemical to direct sunlight. - Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

gün
present

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

We chose Mary a good birthday present. - Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.

gün
today

Today is the hottest day this year. - Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.

Today is June 18th and it is Muiriel's birthday! - Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

The sunshine improved his color. - Güneş rengini artırdı.

The sunshine tempted people out. - Güneş ışığı insanları dışarı çıkmaya özendirdi.

gün
time

These medicines should be taken three times a day. - Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

gün
special day, feast day
gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

Date of last revision of this page: 2010-11-03 - Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03

Tom had a date for Valentine's Day. - Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.

gün
sun

You don't go to school on Sunday, do you? - Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?

What a beautiful sunset! - Ne güzel bir günbatımı!

gün
bee

I'm worn out, because I've been standing all day. - Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.

I regret having been idle in my school days. - Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.

Турецкий язык - Турецкий язык

Определение günümüzde в Турецкий язык Турецкий язык словарь

gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu. - güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.

Merih güneşten dördüncü gezegendir. - Mars güneşten dördüncü gezegendir.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz