Rahatsız edilmeden bir gün geçirebilecek miyim?
- Werde ich einmal einen Tag ungestört verbringen können?
Bir kere daha uyuyacağız ve sonra Paskalya. İyi geceler ve tatlı rüyalar.
- Noch einmal schlafen und dann ist Ostern. Gute Nacht und süße Träume.
Tom köpeğini günde en az bir kere gezdirir.
- Tom geht mindestens einmal am Tag mit seinem Hund spazieren.
Bir kez başladım mı, hiçbir şey beni durduramaz.
- Wenn ich einmal angefangen habe, kann mich nichts mehr aufhalten.
Tom'u bir kez daha görmek isterdim.
- Ich würde Tom gerne noch einmal sehen.
Bir keresinde babanla karşılaştım.
- I met your father once.
Bir keresinde bir panda gördüm.
- I have seen a panda once.
Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.
- Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
Bu birdenbire olmadı.
- It didn't happen all at once.
Kimse bir defada iki şeyi yapamaz.
- Nobody can do two things at once.
Bütün çamaşırımı bir defada yıkayabilir miyim?
- May I wash all my laundry at once?
Onu bir zamanlar trende gördüm.
- I have seen him once on the train.
O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için.
- That dispute has been settled once and for all.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Çocukların olur olmaz anlayacaksın.
- You'll understand once you have kids.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.
How many books can I take out at one time?
- Wie viele Bücher kann ich auf einmal mitnehmen?
I have been to Kyoto one time.
- Ich war einmal in Kyōto.
We'll visit you sometime.
- Wir werden euch irgendwann einmal besuchen.
We will visit you sometime.
- Wir werden euch irgendwann einmal besuchen.