Gayretin övgüye şayan.
- Your effort deserves praise.
Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
- She wrote the book with very little effort.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Çabalar her zaman faydalı olmaz.
- Efforts do not always pay off.
Ortak çalışmaya dayalı bir çabaydı.
- It was a collaborative effort.
Proje, üç farklı sınıftan öğrencinin ortak çalışmasıydı.
- The project was a joint effort by students from three different classes.
Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.
- We always have to make efforts to reach our goals.
Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı.
- Tom made no effort to apologize.
Önemli miktarda zaman ve emek harcanmış durumda.
- A considerable amount of time and effort have been spent already.
Bu işe büyük emek sarf ettim.
- I've put a lot of effort into this.
Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.
- Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.
Esperanto konuşmak o kadar kolaydır ki bazen gerçek bir çaba gerektirir.
- Speaking Esperanto is so easy that sometimes it requires a real effort.
Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.
- In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.
O çaba kuvvetiyle başardı.
- He succeeded by dint of effort.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Tüm çabaları ile, o başarılı olamadı.
- With all his efforts, he couldn't succeed.
Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.
- Tom glided across the ice effortlessly.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
Lojban'ın geliştirilmesinde, dili ilk aşamasından beri tarafsız tutmak için çabalar tutarlı olarak yapılmıştır.
- In the development of Lojban, efforts were consistently made since the initial phase to keep the language culturally neutral.
Bu görev zahmetsizce tamamlanabilir.
- This task can be completed effortlessly.
O, sorunu zahmetsizce çözdü.
- He solved the problem effortlessly.
... Obama wants to reinvigorate that effort. This would ban the testing of any new nuclear weapons, ...
... determined effort the United States is better position for the 21st century ...