Her gün onun üzerinde çalıştım.
- I worked on it day after day.
Büyük anlaşmazlıklara karşı zorlu bir mücadeleden sonra, onlar nihayet şirketi tekrar kendi ayakları üzerinde durdurdular.
- After an uphill struggle against great odds they finally got the company on its feet again.
Are you willing to bet your life on it?
- Würdest du dein Leben drauf verwetten?
I know it, but I can't hit on it.
- Ich weiß es, aber ich komm nicht drauf.