Please read it aloud so that everyone can hear.
- Herkes işitebilsin diye lütfen yüksek sesle oku.
She makes sure that her family eats a balanced diet.
- Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.
Tom brought his knife just in case he needed it.
- Tom ihtiyacı olur diye bıçağını getirdi.
I'll leave my number in case you want to call me.
- Beni aramak istersin diye telefonumu bırakacağım.
Please give me your picture lest I forget how you look.
- Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
She is on a diet for fear that she will put on weight.
- Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
A Mr. West called while you were out.
- Siz dışarıdayken Bay West diye biri aradı.
There is a website called Tatoeba.
- Tatoeba diye bir internet sitesi var.
I once knew somebody named Tom, but that was a long time ago.
- Bir zamanlar Tom diye birini tanırdım; ama bu çok uzun zaman önceydi.
We met a man named Tom.
- Tom diye biriyle karşılaştık.
Please give me your picture lest I forget how you look.
- Nasıl göründüğünü unutmayayım diye lütfen bana bir fotoğrafını ver.
She was anxious lest she might miss the train.
- O, tren kaçırabilir diye endişeliydi.
Suddenly the eldest daughter spoke up, saying, I want candy.
- En büyük kız şeker istiyorum diyerek birdenbire konuştu.
My mother woke me up saying It's a quarter past seven.
- Annem saat 07:15 diyerek beni uyandırdı.
She left me simply because I had a small income.
- Beni sadece az kazanıyorum diye terk etti.
Did you learn Finnish just because you loved her?
- Finceyi sadece o kızı sevdin diye mi öğrendin?
He cut him short by saying no.
- Hayır diyerek onu kısa kesti.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
I spoke loudly so that everyone could hear me.
- Herkes beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum.
Güzelim diye mağrur olma, tez savar vakti şebab.(Güzellik gelip geçicidir.).
Mother closed her purse with a snap.
- Annem çantasını çat diye kapattı.