Love is a temporary insanity curable by marriage.
- Aşk evlilikle tedavi edilebilen geçici bir deliliktir.
Tom was imprisoned at a psychiatric hospital due to his severe insanity.
- Tom şiddetli delilik nedeniyle bir psikiyatri hastanesinde hapsedildi.
What he did was nothing less than madness.
- Yaptığı delilikten daha az bir şey değildi.
Genius and madness are separated only by success.
- Deha ve delilik sadece başarı ile ayrılır.
This noise is driving me crazy.
- Bu gürültü beni deli ediyor.
Do you think I'm crazy?
- Benim deli olduğumu düşünüyor musunuz?
Tom is insanely jealous.
- Tom delicesine kıskanıyor.
You don't want Tom to think you're insane.
- Tom'un seni deli sanmasını istemiyorsun.
The people from Madrid are lunatics.
- Madritli insanlar delidirler.
I've dated a lunatic.
- Bir deli ile birlikte oldum.
He is mad about music.
- O, müziği deli gibi seviyor.
Tom is driving me mad.
- Tom beni deli ediyor.
Tom worked like a madman.
- Tom bir deli gibi çalıştı.
He acted like a madman.
- O, bir deli gibi hareket etti.
Tom said that Mary was delirious.
- Tom, Mary'nin delirmiş olduğunu söyledi.
Tom was deliriously happy.
- Tom delicesine mutluydu.
She has extreme colonial mentality. She is crazy for Spanish culture.
- Onun aşırı sömürge zihniyeti var. O, İspanyol kültürü için deli oluyor.
I thought Tom and Mary were nuts.
- Tom ve Mary'nin deli olduğunu düşündüm.
I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
- Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
Ram and Sita were very fond of Hanuman.
- Ram ve Sita Hanuman'a deli oluyorlardı.
Tom looked pretty distracted.
- Tom oldukça deli görünüyordu.
Tom seems slightly distracted.
- Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
O şarküterideki yiyecekten hoşlanmıyorum.
- I don't like the food at that deli.
Beşinci Cadde ve Harvey Caddesinin köşesindeki şarküteride çok et vardır.
- There are a myriad of meats at the deli on the corner of Fifth and Harvey Street.