Pride goes before a fall.
- Gurur bir düşüşten önce gider.
My grandma injured her leg in a fall.
- Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.
Today is the fifth day of continual stock price decline.
- Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.
Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.
- Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.
You could've heard a pin drop.
- Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
There was a drop in temperature after the rain.
- Yağmurdan sonra sıcaklıkta bir düşüş oldu.
Survival analysis showed a significant reduction.
- Yaşam analizi önemli bir düşüş gösterdi.
The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
- Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
Tom looked at the snow falling inside the snow globe.
- Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
You can use a dreamcatcher to catch your nightmares.
- Kabuslarınızı yakalamak için bir düş kapanı kullanabilirsiniz.
I never dreamed that I would meet her again.
- Onunla tekrar karşılaşacağımı asla düşünmedim.
All the expenses will fall on the sponsor.
- Tüm masraflar sponsora düşecektir.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
The temperature has suddenly dropped.
- Sıcaklık aniden düştü.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
TL had a sharp drop against USD - TL dolara karşı dik bir düşüş yaşadı.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.