Tom oldukça ikna edici olabilir.
- Tom can be pretty convincing.
Bu ikna edici bir açıklama.
- That's a convincing explanation.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
O çok inandırıcı değildi, değil mi?
- That wasn't very convincing, was it?
John'u ikna etmek zordur.
- It is hard to convince John.
Jack'i ikna etmek zordur.
- It is hard to convince Jack.
O, Tom'la evlenmemesi için kızını ikna etti.
- He convinced his daughter to not marry Tom.
Tom, John'un masum olduğu konusunda Mary'yi ikna etti.
- Tom convinced Mary that John was innocent.
Tom'u gitmemeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom not to leave.
Tom'u yardım etmeye ikna etme sorunum vardı.
- I had trouble convincing Tom to help.
Çok inandırıcı görünmüyor.
- It doesn't look too convincing.
O oldukça inandırıcı.
- It's pretty convincing.
İkna etmeye ihtiyacı olan Tom'dur.
- It's Tom who needs convincing.
Tom'u doğru şeyi yapması için ikna etmek zordu.
- Convincing Tom to do the right thing was hard.
... not pretending, convincing himself that he's a Zionist. ...