O mezarda kimin gömülü olduğunu merak ediyorum.
- I wonder who's buried in that tomb.
Onun külleri burada gömülüdür.
- His ashes are buried here.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Onun görevi ölü hayvanları gömmektir.
- Their job is to bury dead animals.
Sami arka bahçesinde gömülmüş bir ceset buldu.
- Sami found a body buried in his backyard.
Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.
- I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.
Tom köpeklerinin yanına gömülmek istiyordu.
- Tom wanted to be buried beside his dogs.
Tom burada gömülmek istediğini söylüyor.
- Tom says that he wants to be buried here.
Parasını kuma gömüyor.
- She's burying her money in the sand.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Uzun lafın kısası savaş baltasını gömdük.
- To make a long story short, we buried the hatchet.
Onlar onu mezarına gömdüler.
- They buried him in his grave.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Parasını kuma gömüyor.
- She's burying her money in the sand.
Köpek, kemiğini bahçeye gömmekle meşguldü.
- The dog was busy burying his bone in the garden.
Indisputable, though very dim to modern vision, rests on its hill-slope that same Bury, Stow, or Town of St. Edmund; already a considerable place, not without traffic.