Tom nodded his head a few times.
- Tom bir kaç kere başını salladı.
We almost got caught a few times.
- Biz neredeyse bir kaçkez yakalandık.
Ikeda made several silly mistakes, and so he was told off by the department head.
- Ikeda birkaç aptalca hata yaptı ve bu yüzden ona bölüm başkanı tarafından ağzının payı verildi.
The value of the painting was estimated at several million dollars.
- Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.
My father bought some CDs for my birthday.
- Babam, doğum günüm için bana birkaç CD aldı.
He got a broken jaw and lost some teeth.
- Kırık bir çenesi var ve birkaç dişini kaybetti.
I visited Romania a few years ago.
- Birkaç yıl önce Romanya'yı gördüm.
You can't be hungry. You had a snack a few minutes ago.
- Aç olamazsın. Birkaç dakika önce abur cubur yedin.
You'll be able to drive a car in a few days.
- Birkaç gün içinde araba sürebileceksin.
Only a few people understood me.
- Sadece birkaç kişi beni anladı.
Tom has a couple of friends in Boston.
- Tom'un Boston'da birkaç arkadaşı var.
Could you lend me your bicycle for a couple of days?
- Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Tom and Mary have gone swimming together a number of times.
- Tom ve Mary birkaç kez birlikte yüzmeye gittiler.
A number of students are absent today.
- Bugün birkaç öğrenci eksik.
The judge was forced to slam her gavel down multiple times in order to restore order to the court.
- Hakim mahkemeye düzeni sağlamak için birkaç sefer tokmağı aşağı vurmak zorunda kaldı.
There were multiple disclaimers at the start of the video.
- Videonun başında birkaç feragatname vardı.
A number of students are absent today.
- Bugün birkaç öğrenci eksik.
A number of passengers were injured.
- Birkaç yolcu yaralandı.
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
- Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
Tom is one of the few people I can trust.
- Tom güvenebileceğim birkaç kişiden biridir.
I want some potatoes. Do you have any?
- Birkaç patates istiyorum. Hiç patatesiniz var mı?
If you have any interesting books, lend me some.
- İlginç kitapların varsa, bana birkaç tane ödünç ver.