He was about to achieve great plans.
- O, büyük planlar başarmak üzereydi.
What we've already achieved gives us hope for what we can and must achieve tomorrow.
- Önceden başardiğımız yarın başarabileceğimiz ve başarmak zorunda olduğumuz için bize ümit verir.
Tom understands what it takes to succeed.
- Tom başarmak için ne gerektiğini anlıyor.
He worked hard in order to succeed.
- Başarmak için çok çalıştı.
I want to accomplish something in life.
- Hayatta bir şey başarmak istiyorum.
It is easy to say and hard to accomplish.
- Söylemek kolaydır ve başarmak zordur.