A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
- Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
Tatoeba can help people to learn minority languages.
- Tatoeba insanların azınlık dillerini öğrenmesine yardım edebilir.
Women are not a minority.
- Kadınlar bir azınlık değildir.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
Minorities are despised in many countries.
- Azınlıklar birçok ülkede hor görülüyor.
The word black represented most of the minorities of the time.
- Siyah sözcüğü zamanın azınlıklarının çoğunu temsil etti.