Romanlar geçmişte olduğu kadar çok okunmuyor.
- Novels aren't being read as much as they were in the past.
Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Polis kulübesinin etrafında çok sayıda insan gördüm.
- I saw a number of people around the police box.
Oradaki polis kulübesinde sorun.
- Ask at the police box over there.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
Tom beni otuz dolara istediğin kadar çok yiyebileceğin bir restorana götürdü.
- Tom took me to a restaurant where you can eat as much as you want for thirty dollars.
Televizyonda boks maçı gördüm.
- I saw the boxing match on television.
Bütün gününü televizyonun önünde geçirmemelisin.
- You shouldn't spend the whole day in front of the box!
Benim için büyük zevk, Mary bana Boston'dan bir hediye olarak bir müzik kutusu getirdi.
- Much to my delight, Mary brought me a music box from Boston as a gift.
Ben meslektaşlarım için bir hediye olarak işe giderken bir kutu çikolata aldım.
- I bought a box of chocolates on the way to work as a gift for my colleagues.