Tom and Mary have an understanding.
 - Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
This book is above my understanding.
 - Bu kitap benim anlayışımın üzerindedir.
Tom is savvy, isn't he?
 - Tom anlayışlı, değil mi?
You're a very perceptive person.
 - Sen çok anlayışlı bir adamsın.
There is a global problem of comprehension.
 - Küresel bir anlayış sorunu var.
Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
 - Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
A good sense of humor will help you deal with hard times.
 - İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
He has a sense of humor.
 - Onun bir mizah anlayışı vardır.
Our teacher has a wonderful sense of humor.
 - Öğretmenimizin harika bir espri anlayışı var.
Theosophy is a system of belief based on mystical insight into the nature of God and the soul.
 - Teosofi Tanrı ve ruhun doğasında mistik anlayışa dayalı bir inanç sistemidir.
I appreciate your insights.
 - Ben anlayışlarını takdir ediyorum.
You're a very perceptive person.
 - Sen çok anlayışlı bir adamsın.