angestellte

listen to the pronunciation of angestellte
Немецкий Язык - Турецкий язык
n. r,e. 'angışteltı memur, işçi, çalışan
n {'angışteltı} r,e memur, işçi, çalışan
maaşlı
ofis çalışanı
müstahdem
Английский Язык - Турецкий язык

Определение angestellte в Английский Язык Турецкий язык словарь

officer
{i} memur

O bir polis memuru oldu. - He became a police officer.

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

officer
subay

Onlar subay olmuşlardı. - They had become officers.

Donanma subayları beyaz üniformalar giyer. - Officers of the navy wear white uniforms.

employed
(Ticaret) çalışan (kimse)
employed
işe alınan
employees
(Bilgisayar,Ticaret) çalışanlar

Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar. - The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.

O, çalışanlarına iyi davranır. - He treats his employees well.

officer
(Askeri) SUBAY: Silahlı kuvvetlerin herhangi birinde subaylık veya astsubaylık niteliğini haiz şahıs. Ayrıca bakınız: "commissioned officer"
employed
(Ticaret) işi olan
employees
işçiler

İşçilere iki haftada bir ödeme yapılır. - The employees are paid biweekly.

İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar. - Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.

officer
görevli

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

Tom bir güvenlik görevlisidir. - Tom is a security officer.

officer
nöbetçi subay
officer
officer of the day o günün komutanı
officer
zabit
officer
filo komutanı
officer
health officer sağlık memuru
officer
subaylarını atamak komuta etmek
officer
{i} polis memuru

O bir polis memuru oldu. - He became a police officer.

Bir polis memuru onunla konuşuyor. - A police officer is talking to her.

Немецкий Язык - Английский Язык