Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.
 - That's to say, I have a better understanding of the Chinese nation.
Tom ve Mary'nin bir anlayışı var.
 - Tom and Mary have an understanding.
Seni anlamak gerçekten çok zor.
 - Understanding you is really very hard.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
 - I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
Tom ve Mary anlaşmaya vardı.
 - Tom and Mary came to an understanding.
Bizim bir anlaşmamız var.
 - We have an understanding.