Bir insan, bilinçli bir varlıktır.
 - A human is a conscious being.
Onun kabalığı tesadüfi değil bilinçliydi.
 - His rudeness was conscious, not accidental.
Tom yeniden şuur kazanmadı.
 - Tom hasn't regained consciousness.
Onun varlığının bilincinde değildi.
 - I was not conscious of her presence.
Kendim onun bilincinde değildim, fakat onun başarısını kıskanıyor olabilirim.
 - I myself was not conscious of it, but I may have been jealous of his success.
Beni izleyen birinin farkında değildim.
 - I wasn't conscious of anyone watching me.
Onun varlığının farkındaydı.
 - He was conscious of her presence.
Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir.
 - The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.