In what direction or fields is change necessary?
- Ne yönde ya da hangi alanlarda değişim gerekli?
There were not many doctors in the gold fields.
- Altın alanlarında çok sayıda doktor yoktu.
They want to talk to you about areas of mutual interest.
- Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
- Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Tony saw green fields and small, quiet villages.
- Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.
Hundreds of fields were submerged in the flood.
- Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
His research spans a wide range of fields.
- Onun araştırması geniş bir alanı kapsar.
Tom has a wide range of interests.
- Tom'un geniş bir ilgi alanı var.
Get Unlimited Space Now!
- Sınırsız Alana Sahip Ol Şimdi!
Almost all implementations of virtual memory divide the virtual address space of an application program into pages; a page is a block of contiguous virtual memory addresses.
- Hemen hemen tüm sanal bellek uygulamaları bir uygulama programının sanal adres alanını sayfalara böler; bir sayfa bitişik sanal bellek adreslerinden oluşan bir bloktur.
I can't figure out how to register a new domain name.
- Yeni bir alan adına nasıl kaydolacağımı anlayamıyorum.
An ICANN domain signifies an IP address to a DNS server.
- Bir ICANN alan bir DNS sunucusuna bir IP adresi belirtir.
This area is as big as a football pitch.
- Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
Sunspots are regions of the Sun where the solar magnetic field is very strong.
- Güneş lekeleri güneş manyetik alanının çok güçlü olduğu Güneş bölgeleridir.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.
- Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.
He wanted to enlarge his sphere of influence.
- O, etki yaptığı alanı büyütmek istedi.
I saw Tom in the parking lot.
- Tom'u park alanında gördüm.
We have a lot of traffic in this area.
- Bu alanda çok trafiğimiz var.
I work on a building site.
- Ben bir inşaat alanında çalışıyorum.
A bomb from the time of World War II has exploded at a building site in Germany, killing at least one person.
- Almanya'da bir inşaat alanında II. Dünya savaşı zamanından bir bomba patladı, en azından bir kişi öldü.
The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
You're stepping into dangerous territory.
- Tehlikeli alana adım atıyorsun.
I'm Alan Tate, Terry Tate's son.
- Ben Alan Tate, Terry Tate'nin oğlu.
The magnets, of course, have a magnetic field around them.
- Mıknatısların, tabii ki, etrafında bir manyetik alanı vardır.
America is a continent of immigration.
- Amerika göç alan bir kıtadır.
You need to get out of your comfort zone.
- Konfor alanından çıkman gerekiyor.
Parts of the city looked like a disaster zone following the storm.
- Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.
Hundreds of people came out into the square.
- Yüzlerce insan alana çıktı.
Norway has a total area of 385,252 square kilometres and a population of about 5 million.
- Norveç 385.252 kilometrekarelik toplam bir alana ve yaklaşık 5 milyonluk bir nüfusa sahiptir.
Do not smoke in public places.
- Kamusal alanda sigara içme.
Who was in second place?
- İkici sırada yer alan kimdi?
Girls are more ambitious academically than boys.
- Kızlar akademik alanda oğlanlardan daha hırslıdır.
Recently, the increasing diversity of computer use has extended far beyond the realms of the office.
- Son zamanlarda, bilgisayar kullanımında artan çeşitlilik, ofis alanlarının çok ötesine uzandı.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
- Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
Agriculture is developed in the most fertile lands of the region.
- Tarım, bölgenin en verimli alanlarında gelişmiştir.
We will divide the large area of family land equally between our children.
- Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
It's rare to find big yards in Japan.
- Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
When they had reached the common where the geese fed, she sat down and unloosed her hair, which was of pure gold.
- Onlar kazların beslendiği alana ulaştığında, o oturdu ve saf altın rengi olan saçını açtı.
We had better hurry or we'll be caught in the storm before we reach the camping site.
- Acele etsek iyi olur yoksa biz kamp alanına ulaşmadan önce fırtınaya yakalanırız.
That is outside my purview.
- O benim yetki alanımın içinde değil.
I could pose as an artist all right; so I took the studio. Also the name of Alan Beverley. My own is Bill Bates. I had often wondered what it would feel like to be called by some name like Alan Beverley or Cyril Trevelyan.