Eve ulaştığında saat zaten on ikiydi.
- It was already twelve when he reached home.
Sen gelmeden önce ben zaten çıkmıştım.
- By the time you came back, I'd already left.
Halihazırda daha iyi hissediyorum.
- I already feel much better.
İstasyona vardığımda, tren çoktan gitmişti.
- Arriving at the station, I found the train had already left.
O zamana kadar çoktan ayrılmış olacağım.
- By that time I'll have already left.
Önceden kitabı okudun?
- You've already read the book?
Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
- Tom already has plans for this weekend.
Oğlum şimdiden yüze kadar sayabiliyor.
- My son can already count up to one hundred.
Kısa eteklerin modası şimdiden bitti.
- Short skirts have already gone out of fashion.
Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi.
- His mother was already home from work and had supper prepared.
Zaten işte olman gerekmiyor mu?
- Shouldn't you be at work already?
Daha önce öğle yemeği yedim.
- I have already eaten lunch.
Tom daha önce karar verdi.
- Tom has already made up his mind.
Tom sadece birkaç gün önce bir kamera aldı fakat çoktan kaybetti bile.
- Tom bought a camera just a couple of days ago, but he's already lost it.
Saat dokuz oldu bile.
- It is already nine o'clock.
Tom neden onu halen yapmadı?
- Why hasn't Tom already done that?
Kuzenim halen dört yaşında.
- My cousin is already four years old.
Are you quitting already?.
... We're ready to put it into production. ...
... So now I'm ready to try some new features with my app. ...