O, ormanda yürüdüğünü, yabani çiçekler aradığını söyledi.
- She said she was walking through the woods, looking for wild flowers.
Yabanî hayvanlar ormanda yașar.
- Wild animals live in forests.
Vahşi Jaguarlar hakkında rüya gördü.
- She dreamt about wild jaguars.
Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
Çölde tek başına hayatta kalabilir misin?
- Could you survive alone in the wilderness?
Tom bir yaban hayatı sığınma evi yaratmak için mülkünü bağışladı.
- Tom donated his estate to create a wildlife sanctuary.
Örgüt, yaban hayatı korumasında başlıca rol oynar.
- The organization plays a principal role in wildlife conservation.
Sami, Kanada'nın geniş, vahşi doğasında yürüyüşe bayılıyordu.
- Sami loved hiking in the vast Canadian wilderness.
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
- Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
Tüketici fiyat endeksi çılgınca dalgalanıyor.
- The consumer price index has been fluctuating wildly.
Kalbi çılgınca çarpıyordu.
- His heart was beating wildly.
Parti oldukça tenhaydı.
- The party was pretty wild.
She of nought affrayd, / Through woods and wastnesse wide him daily sought.