Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
 - They debated other parts of the proposal.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
 - Tom admitted that it was partially his fault.
Bu yol deprem sonucu kısmen yıkıldı.
 - This road was partly destroyed in consequence of the earthquake.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
 - Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
 - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
 - I plan on doing my part.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
 - The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Parti için sandalyeler ayırtıldı.
 - The seats were reserved for the party.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
 - Tom budgeted three hundred dollars for the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.
O, evinden ayrılmak istemedi.
 - He didn't want to part with his house.