Kavga etmek benim tarzım değildir.
 - Fighting isn't my style.
Ben kavga etmekten hoşlanmam.
 - I don't enjoy fighting.
Düşmanla savaşmak için güçlerini birleştirdiler.
 - They combined forces to fight the enemy.
Bazıları savaşmak için isteksiz.
 - Some were unwilling to fight.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
 - Tom knows better than to fight with you.
Onlar dövüşmeyi reddetti.
 - They refused to fight.
Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.
 - Tom didn't want to get involved in the fight, but he had no choice.
Neden kavga ettiklerini bilmiyorum.
 - I don't know why they are fighting.
Sizinle döğüşmekten usandım.
 - I'm tired of fighting with you.
İsyancı kuvvetler döğüşmek için hazırlandı.
 - Rebel forces prepared to fight.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
 - Farragut captured New Orleans without a fight.
Amerikan Donanması savaşmaya hazırdı.
 - The American Navy was ready to fight.
Ben kendi savaşımı veriyorum.
 - I fight my own battles.