Fadıl bir mayın tarlasına girdi.
- Fadil walked into a minefield.
Bir mayının üzerinden sürdü ve onun cipi patladı.
- He drove over a land mine and his jeep blew up.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Senin fikrinle benimki arasında temel bir fark vardır.
- There is a fundamental difference between your opinion and mine.
İl, maden kaynaklarınca zengindir.
- The province is rich in mineral resources.
Yanımda her zaman bir şişe maden suyu taşırım.
- I always carry a bottle of mineral water with me.
Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
- The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.
Ordu, madencileri uzaklaştırmak için asker gönderdi.
- The army sent soldiers to remove the miners.
Onun bisikleti benimkinden daha iyi.
- Her bike is better than mine.
Masadaki hesap makinesi benim.
- The calculator on the table is mine.
Bu ülke maden kaynakları açısından zengindir.
- This country is rich in mineral resources.
İl, maden kaynaklarınca zengindir.
- The province is rich in mineral resources.
Aminler azotlu bileşiklerdir.
- Amines are nitrogenous compounds.
Avustralya'da her gün bir milyon tonun üzerinde kömür çıkarılıyor.
- More than one million tons of coal are mined each day in Australia.
Eğer senin cevabın doğruysa bundan da şu sonuç çıkar ki benim ki yanlış.
- If your answer is correct, it follows that mine is wrong.
Madencilik ile ilgili olan Minecraft adlı bir oyun var.
- There’s a game called Minecraft that is about mining.
Crater of Diamonds State Park is the only place in the world where visitors can mine their own diamonds.
We had to slow our advance after the enemy mined the road ahead of us.
... A good friend of mine is in town for I/O. And I thought we ...
... It's not something that's an ambition of mine. ...