Tarlalarda çalışıyorlar.
- They work in the fields.
Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.
- Some people are working in the fields.
Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.
- Hundreds of fields were submerged in the flood.
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
- Nobody is equal to this young woman in the field of music.
O bizim beyzbol sahamızdır.
- That is our baseball field.
Kate şimdi sahada çalışıyor.
- Kate is running in the field now.
Yaralı askerler savaş alanında bırakıldı.
- The wounded soldiers were left in the field.
Benim çalışma alanım dilbilimdir.
- My field of study is linguistics.
O benim çalışma alanım değil.
- That is not my field of work.
Sığırlar kırsalda otlanıyorlar.
- Cattle were grazing in the field.
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
- The field is full of wild flowers.
Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
Dan, Nevada'da bir dönüm arazi satın aldı.
- Dan bought an acre of land in Nevada.
Acre bir ölçü birimidir; Akra, Gana'nın başkentidir ve Acre, bir Brezilya eyaletidir.
- An acre is a unit of measurement; Accra, the capital of Ghana, and Acre, a Brazilian state.
Tom birkaç akre araziye sahiptir.
- Tom owns several acres of land.
Onlar bir Amerikan sahra hastanesine tahliye ediliyorlar.
- They are evacuated to an American field hospital.
Araziyi kestirmeden gidersek zaman kazandırır.
- It'll save time if we cut across the field.
Dünyada dağlar, ormanlar, tarım arazileri, hayvanlar ve insanlar vardır.
- Earth has mountains, forests, fields, animals and people.
Şehrin yaklaşık 3 mil dışında 30 İngiliz dönümü arazim var.
- I own 30 acres of land about 3 miles out of town.
Meralarda dolaşmayı severim.
- I like to roam about the fields.
Çiftçiler tarlada çalışmakla meşgul.
- Farmers are busy working in the field.
Siyah insanlar pamuk tarlalarında çalışmak için zorlandılar.
- Black people were compelled to work in cotton fields.
Bilgisayarlar her yeri işgal etti.
- Computers have invaded every field.
İnek çayırda otluyor.
- The cow is grazing in the field.
Yeni şeyler öğrenmeye meraklıdır.
- She is curious to learn new things.
Tom'un Fransızcayı nasıl öğrendiğini merak ediyorum.
- I wonder how Tom learned French.
soccer field.
The set of rational numbers, \mathbb{Q}, is the prototypical field.
gold field or goldfield.
He was an expert in the field of Chinese history.
She will field questions immediately after her presentation.
... So we are collecting such kind of data on the field, as well ...
... Like a force field, it will protect our future home ...