As soon as I received the cheque, I went to the bank.
- Çeki alır almaz bankaya gittim.
Tom wrote Mary's name as the cheque payee.
- Tom çek alacaklısı olarak Mary'nin adını yazdı.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
I find her appearance attractive.
- Onun görünümünü çekici bulurum.
Roll up your right sleeve.
- Sağ elbise kolunu yukarı çek.
She drew the chair towards her.
- O sandalyeyi ona doğru çekti.
Madonna's concert drew a large audience.
- Madonna'nın konseri büyük bir dinleyici çekti.
Black Americans continued to suffer from racism.
- Siyah Amerikalılar, ırkçılıktan dolayı acı çekmeye devam ettiler.
He used to suffer from stomach aches.
- O, mide ağrılarından dolayı acı çekerdi.
My jeans have shrunk.
- Kot pantolonum çekti.
Tom's new shirt shrunk when he washed it and now it doesn't fit.
- Tom yeni gömleğini yıkadığında çekti ve şimdi uymuyor.
He pulled up the weed and threw it away.
- O, otu çekti ve onu attı.
He pulled his son by the ear.
- O, oğlunun kulağını çekti.
Stop yanking my hair, it hurts!
- Saçımı çekmeyi durdur, acıyor!
Tom yanked Mary's hair.
- Tom, Mary'nin saçını çekti.
In that language, adjectives and nouns are inflected for gender.
- O dilde, sıfatlar ve isimler cinsiyete göre çekilir.
Such languages as Russian, Polish, Czech and Bulgarian have common Slavic roots.
- Rusya, Polonya, Çek ve Bulgaristan'ın ortak Slav kökleri var.
Prague is the capital of the Czech Republic.
- Çek cumhuriyetinin başkenti Prag'dır.
Tom was lured into a trap.
- Tom bir tuzağa çekildi.
Tom lured us into a trap.
- Tom bizi bir tuzağa çekti.
I'd like to pay by check.
- Çek ile ödeme yapmak istiyorum.
He opened a checking account with the bank.
- O, bankada bir çek hesabı açtı.