çarptırmak

listen to the pronunciation of çarptırmak
Турецкий язык - Английский Язык
to make or let (someone) steal (something), make or let (someone) swipe (something)
(Matematik) to have or let (someone) multiply (one number) by (another)
to cause (someone's heart) to palpitate, palpitate; to cause (someone's heart) to throb
to cause or allow (one thing) to hit, strike, or bump (another)
to bang, slam
inflict
to have or let (someone) apply an undercoat of (plaster)
to paralyze
condemn
slap on
hit
crack
crash
çarp
impinge
çarp
strike

Then what is love? A disease which can strike people at any age. - Öyleyse aşk nedir? İnsanları herhangi bir yaşta çarpabilen bir hastalıktır.

It's only a matter of time before the meteor strikes. - Meteorun çarpması sadece bir zaman meselesi.

çarp
multiply

To find degrees in centigrade, subtract 32 from the Fahrenheit temperature, then multiply by 5/9. - Santigrat dereceyi bulmak için, fahrenhayt ısıdan 32 çıkar, sonra 5/9 ile çarp.

To calculate the volume, multiply the length by the width by the depth. - Hacimi hesaplamak için uzunluğu genişlikle ve derinlikle çarp.

çarp
{f} bang

The door closed with a bang. - Kapı bir çarpma ile kapandı.

I just banged my head on something. - Kafamı demin bir şeye çarptım.

çarp
{f} throb
çarp
{f} multiplying
çarp
{f} pulsating
çarp
multiply by
çarp
pulsate
çarp
hit against
çarp
{f} stub

The thief stubbed his toe on the door. - Hırsız ayak parmağını kapıya çarparak incitti.

çarp
{f} bump

The truck bumped into a car. - Kamyon bir arabaya çarptı.

Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going. - Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.

çarp
{f} crashing

He did not die in the collision. Actually, he had a heart attack before crashing. - O, çarpışmada ölmedi, aslında kazadan önce bir kalp krizi geçirdi.

Tom closed his eyes and listened to the sound of the waves crashing on the beach. - Tom gözlerini kapadı ve sahile çarpan dalgaların sesini dinledi.

çarp
collide with
çarp
{f} butt
çarp
{f} stricken
çarp
crash

The car crashed into the truck. - Araba, kamyona çarptı.

Tom knows who crashed into Mary's car. - Tom Mary'nin arabasına kimin çarptığını biliyor.

çarp
multiplied

3 multiplied by 5 is 15. - 3, 5 ile çarpılırsa 15'tir.

cezaya çarptırmak
to fine; to punish; to penalize; to sentence
cezaya çarptırmak
to fine, to punish
para cezasına çarptırmak
to fine
para cezasına çarptırmak
amerce
topu banda çarptırmak
cushion
çarp
pulse
çarp
smite
çarp
multiplyby
çarp
smote
çarp
warp

I think videogames are warping our kids minds. - Ben video oyunlarının çocuklarımızın kafalarını çarpıttığını düşünüyorum.

The door frame is warped and the door won't close properly. - Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.

çarp
smitten
ölüm cezasına çarptırmak
condemn to death
Турецкий язык - Турецкий язык
Yankesiciye kaptırmak
Çarpma işini yaptırmak veya çarpmasına yol açmak
çarptırma
Çarptırmak işi