We got him to carry our bag.
 - Ona çantamızı taşıttık.
My bag is too old. I must buy a new one.
 - Çantam çok eski. Yeni bir tane almalıyım.
The pencil case is on the table.
 - Kalem çantası masanın üstünde.
The pencil case is on the table.
 - Kalem çantası masanın üzerinde.
I left my briefcase on the bus.
 - Çantamı otobüste bıraktım.
I mean... my life, Dima said. Anyway, there's 3,000,000 BYR in this briefcase.
 - Dima; Hayatımın anlamı... dedi. Nasıl olursa olsun bu evrak çantasında 3 milyon Belarus Rublesi var.
Jane has five handbags.
 - Jane'in beş el çantası vardır.
She had her handbag stolen.
 - O el çantasını çaldırdı.
Where is my satchel? It's on the chair.
 - Omuz çantam nerede? Sandalyenin üstünde.
I left my purse behind.
 - Çantamı geride bıraktım.
This purse is made of paper.
 - Bu çanta kağıttan yapılmıştır.
Keep an eye on my suitcase while I get my ticket.
 - Ben biletimi alırken çantama dikkat et.
You haven't put anything in your suitcase yet.
 - Henüz çantana bir şey koymadın.