Olabildiğince tuhaf, o ölü olduğu söylenilen biriyle karşılaştı.
 - As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
Birinin bağırdığını duyduk.
 - We heard somebody shout.
Birisi telefona cevap verebilir mi?
 - Can somebody answer the phone?
Birisi beni dışarı çıkarsın. İçeride kilitli kaldım.
 - Let me out, somebody. I'm locked in.
Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
 - I am somebody and I am important.
O onun biri olduğunu düşünüyor ama aslında hiç kimse değil.
 - He thinks he is somebody, but really he is nobody.
Ben önemli kimseyim ve önemliyim.
 - I am somebody and I am important.