plombiert teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- sealed
- {s} mühürlü
Tom Mary'ye mühürlü bir zarf uzattı.
- Tom handed Mary a sealed envelope.
O bana mühürlü bir zarf verdi.
- She gave me a sealed envelope.
- filled
- tok
- sealed
- (Tıp) yalıtılmış kapama
- sealed
- contalı
- sealed
- (Arılık) sırlanmış
- filled
- {f} doldur
Tom kovayı ağzına kadar doldurdu.
- Tom filled the bucket to the top.
Haber onu üzüntü ile doldurdu.
- The news filled her with sorrow.
- leaded
- kurşun kaplı
- leaded
- kurşunlu
Aslında artık kurşunlu benzini satan var mı?
- Does anyone actually sell leaded gasoline anymore?
- sealed
- tecritli
- sealed
- {f} mühürle
Bu odanın mühürlenmesini istiyorum.
- I want this room sealed.
Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- sealed
- deliksiz
- filled
- doldurulmuş
Üzgünüm, pozisyon önceden doldurulmuş.
- Sorry, the position has already been filled.
- sealed
- mühürlenmiş
Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- filled
- {s} dolmuş
Oda sigara dumanıyla dolmuştu.
- The room was filled with cigarette smoke.
- filled
- {s} dolu
Park çocuklarla doludur.
- The park is filled with children.
Bahçe çiçeklerle doluydu.
- The garden was filled with flowers.
- leaded
- (sıfat) kurşunlu
