organik

listen to the pronunciation of organik
Türkçe - İngilizce
structural
organic

Tom only eats organic food. - Tom sadece organik gıda yer.

She majors in organic chemistry. - O asıl branş olarak organik kimya okuyor.

organically
organo
organik üretim
(Politika, Siyaset) organic production
organik gübre
organic fertilizer
organik gıda
Organic food
organik atık
(Hukuk) organic waste
organik bileşik
organic compound
organik gliserit halinde bulunan
stearic
organik gübre
compost

Composting helps the environment. - Organik gübre kullanmak çevreye yardımcı olur.

How do you make compost? - Nasıl organik gübre yaparsın?

organik kimya
organic chemistry
organik külte mineral formation largely formed
from organic material
organik madde
organic matter

Organic matter is formed by large molecules. - Organik madde büyük moleküller tarafından oluşturulmaktadır.

organik maddelerin endüstriyel kullanımı
chemurgy
organik olarak
organically
organik pigment
organic pigment
organik toprak
organic soil
organik yapı
organic structure
buffon organik molekülleri
(Biyoloji) organic molecules of buffon
Türkçe - Türkçe
Canlı, güçlü (ilişki)
Uzvi
Organlarla ilgili, uzvi
örgensel
Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan: "Ne ki, organik bütünlüğü ve büyüklüğü kalmamıştı."- S. Ayverdi
Bir görevi yerine getirmekle yükümlü kuruluşla ilgili olan
organik kimya
Karbon birleşiklerinin incelenmesini konu alan kimya bölümü
organik kütle
Birleşimindeki ögelerin büyük ve belirgin bölümü canlı varlıklardan oluşan kayaç
organik öge
Besinlere koruyucu olarak eklenen organik asitler ve bunların tuzları
İngilizce - Türkçe

organik teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

organik agriculture
Organik tarım
organik