Oldu (tamam, anlaştık) hadi hemen işe koyulalım - Deal, let's get down to work.
Tom regretted having wasted a great deal of his life.
- Tom hayatının büyük kısmını boşa geçirdiğine pişman oldu.
They said the deal was foolish.
- Onlar anlaşmanın aptalca olduğunu söyledi.
I see you're doing very well in your business.
- İşinizde çok iyi olduğunuzu görüyorum.
We think someone, and we know very well who, used the boss's cup.
- Birinin patronun fincanını kullandığını ve kim olduğunu çok iyi bildiğimizi düşünüyoruz.
To my surprise, she spoke English very well.
- Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
The exhibition is well worth a visit.
- Sergi bir ziyarete oldukça değer.
Tom agreed that Mary's suggestions were good ones.
- Tom Mary'nin önerilerinin iyi olanlar olduğunu kabul etti.
We agreed that his actions were warranted.
- Onun eylemlerinin haklı neden olduğunu kabul ettik.
I'm glad you're okay.
- İyi olduğuna sevindim.
I'm okay because I'm alive.
- Ben hayatta olduğum için iyiyim.
I thanked him for what he had done.
- Yapmış olduğundan dolayı ona teşekkür ettim.
I doubt that Tom has the courage to do what really needs to be done.
- Tom'un gerçekten yapılması gerekeni yapma cesareti olduğundan şüpheliyim.