Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
 - Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
Mary kendi güzelliğinden habersizdi.
 - Mary was unaware of her own beauty.
Hatasının farkında değil gibi görünüyor.
 - He seems to be unaware of his mistake.
Tom patronu için önemli bir belgeyi çevirirken, bazı hatalar yaptığının farkında değildi.
 - Tom was unaware of some errors he had made when translating an important document for his boss.