natural height of a person or animal in an upright position

listen to the pronunciation of natural height of a person or animal in an upright position
İngilizce - Türkçe

natural height of a person or animal in an upright position teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

height
(Denizbilim) ağız yüksekliği
height
yücelik
height
ana çekit
height
pozisyon
height
en üst derece
height
doruk
height
yükseklik

Yüksekliklerden korktuğunu biliyorum. - I know you're afraid of heights.

İki dağ eşit yüksekliktedir. - The two mountains are of equal height.

height
yüksek yer
height
{i} boy

Oyuncuların boy ortalaması nedir? - What is the average height of the players?

Meg Ken ile yaklaşık aynı boydadır. - Meg is about the same height as Ken.

height
{i} tepe

Ben Uğultulu Tepeler'i okumayı yeni bitirdim. - I just finished reading Wuthering Heights.

height
{i} zirve

Bu, aptallığın zirvesidir. - That is the height of foolishness.

height
{i} doruk, en yüksek nokta
height
(Askeri) YÜKSEKLİK: Bir cismin, noktanın veya yerden yüksekte bulunan bir seviyenin veya diğer bir referans sathın dikey mesafesi; yükseklik aşağıdaki gibi belirtilir. Çok alçak: 500 feet'ten az. Alçak: 500 ila 2000 feet (yer seviyesi üstünde). Orta: 2000-25.000 feet Yüksek: 25.000-50.000 feet çok yüksek: 50.000 feet'den yüksek
height
{i} yükselti
height
(Askeri) (NATO) YÜKSEKLİK: l. Bir nokta olarak mütalaa edilen ve belirli bir başlangıç yüzeyinden ölçülen bir nokta, seviye veya cismin dikey uzaklığı. 2. Bir cismin dikey ebadı
height
zirve/yükseklik
height
(isim) yükseklik, irtifa, boy, tepe, doruk, zirve
İngilizce - İngilizce
stature
height
natural height of a person or animal in an upright position

    Heceleme

    na·tu·ral height of a per·son or a·ni·mal in an up·right po·si·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    näçrıl hayt ıv ı pırsın ır änımıl în ın ıprayt pızîşın

    Telaffuz

    /ˈnaʧrəl ˈhīt əv ə ˈpərsən ər ˈanəməl ən ən əpˈrīt pəˈzəsʜən/ /ˈnæʧrəl ˈhaɪt əv ə ˈpɜrsən ɜr ˈænəməl ɪn ən əpˈraɪt pəˈzɪʃən/