O beni bir saatten daha fazla bekletti.
- He kept me waiting for more than an hour.
O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
- She earns more than she spends.
Buradaki çoğu insanın aldığından daha çok ödeme alıyorum.
- I get paid more than most people here do.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.